Selincik İle Gülsema Sultan

masal-selincik-Gülsema-sultan

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde deve tellal, pire berber iken… Ben bağda üzüm bekler,derede odun yükler iken, bir varmış bir yokmuş…masalın yalanı mı olurmuş. Selincik’ in babası sarayın sütçüsüydü. Saray yakınlarındaki bir kasabada küçük bir çiftliği vardı. Her sabah saraya taze süt götürürdü. Çiftliklerinden saray rahatça görülüyordu. İki yıldır Selincik arada sırada, “ Baba ben de seninle geleyim. Sarayın nasıl bir yer olduğunu çok merak ediyorum “ der dururdu. Fakat babası Selincik’ in kaybolacağından korkar, “ Biraz büyü de o zaman ” derdi. Günlerden bir gün, sabah kahvaltısından sonra babası kızına şöyle dedi: “ Selincik artık on yaşına girdin. Kocaman bir kız oldun. Yarın sabah hazır ol bakalım. Sen de benimle beraber geliyorsun. “ Selincik bu habere çok sevindi. Hemen babasına sarıldı, onu yanaklarından öptü. Annesi kızının bu coşkulu sevincine katıldı, üçü bir sevgi yumağı meydana getirdiler. Selincik gün boyu pek neşeliydi. İçi içine sığmıyordu.

Heyecandan yerinde duramıyor, eli ayağı birbirine dolaşıyordu. Öğle üzeri mutfakta annesine yardım ederken, iki çay bardağı ile üç yemek tabağını kırmıştı. Tabii ki, bunları isteyerek yapmamıştı. Zaten annesi hiç mi hiç kızmamıştı. Sadece kendisine, “ Selincik, ben yemeği sofraya getirebilirim. İstersen masada oturup yemeğin gelmesini bekleyebilirsin, oldu mu canım kızım? ” demişti. Annesinin kızması için sebep yoktu ki..  Selincik ertesi sabah süt güğümlerinin at arabasına yüklenmesine yardımcıoldu. Arabaya bindi ve babasıyla birlikte saraya doğru yola koyuldular. Selincik sarayın bu kadar büyük olduğunu tahmin etmiyordu. Sarayın iç avlusunda babası süt güğümlerini teslim etmeden önce babasına sarayın içini görmek istediğini söyledi. Bunun üzerine saray görevlilerinden bir kadın Selincik’ e yardımcı verildi. Selincik kadınla beraber sarayın odalarını, salonlarını gezdi, dolaştı. Bir koridordan geçerken karşıdan gelmekte olan beş kız gördüler.Görevli kadın, Selincik’ e en öndekinin Gülsema Sultan olduğunu, bir şey sorarsa cevap vermesini, sözlerine dikkat etmesini usulca söyledi. Gülsema Sultan arkasında nedimeleri olduğu halde yanlarına yaklaştı. Selincik’ i bir süre süzdükten sonra görevli kadına dönerek, “ Evet, misafirimiz kim oluyor? ” diye sordu. Görevli kadın: “ Efendim, bu kız sütçünün kızı. Saraya ilk kez geliyormuş. Benden
kendisini sarayın içinde gezdirmem istendi. “

Gülsema Sultan:
“ Ya demek öyle…Ne kadar güzel ” dedikten sonra Selincik’ e dönerek: “ Sarayı beğendiğinizi umarım, arkadaşım. Adınızı öğrenebilir miyim? “  Selincik kendisi ile aynı yaşlarda olan Gülsema Sultan’ ın dostça tavırlarından çok memnun olmuştu. Hele kendisine ‘arkadaşım‘ demesi yok mu?..Bir dakika önceki heyecanını üzerinden atıverdi, rahatladı ve sesine tatlı bir çeşni vererek: “ Efendim, adım Selincik’ tir. Bizim evden saray rahatça görülüyor. Hep merak ederdim, acaba nasıl bir yer diye. İşte sonunda bu amacıma ulaştım. Geldim, sarayı gezdim, gördüm. Gerçekten büyük ve güzel bir yermiş. Hayran olmamak elde değil. Burasını çok sevdim. Bizim evimiz buraya göre oldukça küçük. Fakat ben evimi de çok seviyorum “ deyince Sultan’ ın arkasında duran nedimeler gülüştüler. Gülsema Sultan şöyle bir arkasına dönüp baktıktan sonra hafifçe tebessüm ederek, “ Selincik gel istersen odama geçelim, orada konuşmamıza devam ederiz ”
dedi. Selincik ile Gülsema Sultan iki saati aşkın bir süre konuştular, dertleştiler. Sonra nedimeleri öğle yemeği için padişahın beklediğini Sultan’a haber verdiler. Selincik ile Gülsema Sultan yarın sabah yeniden buluşmak dileğiyle ayrıldılar. Selincik babasıyla sarayın iç avlusunda buluştu. Süt güğümleri at arabasına yüklenmişti. Arabaya binip evlerine doğru yola koyuldular.Yemekten sonra padişah, Gülsema Sultan‘ a sütçünün kızı ile odasında görüştüğünden haberi olduğunu, bunu yanlış bir davranış biçimi olarak değerlendirdiğini, bir Sultan’ ın alelade bir köylü kızıyla arkadaş olmasının saray erkanı tarafından hoş karşılanmayacağını söyledi.
Bunun üzerine Gülsema Sultan: “ Selincik, sizin tarafınızdan biraz olsun tanınsaydı, onun hakkındaki düşünceleriniz mutlaka olumlu olurdu. Selincik alelade değil, fevkalade bir köylü kızıdır.İnsanlar giydikleri elbiselere, yaşadıkları çevreye bakılarak değerlendirilemez. Selincik…” diye konuşurken, padişah sinirli bir şekilde ayağa kalktıktan sonra; “ Selincik veya Fatmacık, kim olursa olsun…Onunla bir daha görüşmeyeceksin!.. İşte bu kadar! ” diye bağırınca Gülsema Sultan ayağa kalktı ve ağlayarak uzaklaştı. Ertesi sabah babası süt güğümlerini görevlilere teslim ederken Selincik saray avlusunda boşu boşuna bekledi. Öğle vakti babasıyla birlikte eve dönerken, cevabını düşünüp bulamadığı soru şuydu: Gülsema Sultan ile görüşmelerinin hangi sebepten ötürü engellendiği?..

Gülsema Sultan Selincik ile görüştürülmemesine çok üzüldü. Yemeden, içmeden kesildi. Birkaç gün sonra hastalandı. Yatağında devamlı olarak “ Selincik..Selincik..” diye sayıklıyor, günden güne sararıp soluyordu. Ülkenin en iyi doktorlarının çabası boşuna oldu. Sonunda padişah Selincik’ in saraya getirilmesini istedi. Gülsema Sultan Selincik’in gelmesine çok sevindi. Onun berrak bir su kadar temiz ve tatlı sesi hastalığının en iyi ilacı oldu.
Ağlayan gözleri güldü
Yanağında güller açtı
Bir hafta geçti, geçmedi
İyileşti, ayağa kalktı.
Padişah da onu pek sevdi
“İkinci kızım sensin“ dedi
Sevgiyle bağrına bastı
Hatasını bağışlattı…

 Bu masalı dinlemek için buraya tıklayın.

Sevgili AilelerBir Masal sitemizin size ve çocuklara faydalı olduğunu umarak masallar seçiyor, beğendiğinizi ve bizi takip ettiğinizi umuyoruz. Bizlere de faydalı olması açısından lütfen yorum bırakmayı unutmayın 🙂

Bir Masal sitemizin uygulamasını artık Akıllı telefonlarınıza yükleyebilirsiniz, Buraya tıklayarak Google Play’den Bir Masal uygulamamızı indirin.

2 comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir