Prens Yung Masalı
İyilik, güzellik yıldızlar gibi ışır. Parıldar insanlığın gökyüzünde
Barış, kardeşlik bir aydır. Şakır durur mutluluğun özünde
Ya doğruluk, O batmayan sımsıcak bir güneştir.
Bir varlığın “insanlık” kanıtıdır. Bitmeyen gündüzünde…
İnsan on çağ, yüz çağ, bin çağ öncesinde de mutlu bir yaşamın insanca davranışlarla kazanılacağına inanırmış. Bu insanca davranışlar; iylik, merhamet, yardımlaşma, sevgi, saygı ve daha pek çok güzel değerlerin hayata geçirilmesi demekmiş. Ama tüm bu güzelliklerin içinde inci gibi parıldayan bir değer varmış ki onun adı “doğruluk”muş; çünkü insanların kardeşçe bir arada yaşayabilmesi, adaletin egemen olması ile mümkünmüş. Adalet ise anca doğruluk toprağında boy verebilen güzel, benzersiz bir çiçekmiş…
İşte bu çağda, bir ülkede yaşlı bir kral varmış. Kral, insanlık değerlerinin tümüne hayranmış da doğruluğa bir başka sevdalıymış. Uzun yıllar ülkesini doğrulukla, adaletle yönetmiş ve halkı tarafından çok sevilmiş. Ama yaşlanmış artık. Kendisinden sonra ülkeyi yönetecek olan bir kralın tahta çıkması gerekiyormuş. Kader bu ya, hiç de çocuğu yokmuş kralın. Bunun için de kendinden sonra kral olacak kişiyi halk arasından seçmesi gerekiyormuş.
Bizim kral günlerce düşünmüş, seçim yapmak için. Nasıl bir seçim yapmalıymış ki en doğru kişiyi bulabilsin? Sonunda, aklına bir fikir gelmiş. Ülkenin tüm çocuklarının saray bahçesinde toplanmalarını istemiş. Bir gün sonra da saray bahçesinde yüzlerce, binlerce çocuk toplanmış. Kral, çocukların önünden tek tek geçerek her birinin avucuna minik bir şey koymuş. Sonra şöyle demiş:
“Size birer çiçek tohumu veriyorum çocuklar. Evinize gidip bu tohumları saksınıza dikin. Bir ay sonra bana en güzel çiçeği kim getirirse, ülkenin benden sonraki kralı o olacak.” Çocuklar, sevinçle evlerine koşmuşlar. Annelerinden saksı alıp kralın verdiği tohumu saksıya ekmişler. Sulamışlar, gübrelemişler ve tüm dikkatlerini saksıda büyüyecek olan çiçeğe vermişler.
Bu çocukların arasında, bir de Yung adlı birisi varmış. O da annesinden bir küçük saksı alıp kralın verdiği tohumu ekmiş, sulamış ve beklemiş. Beklemiş ama aradan on gün geçmesine rağmen, saksıda bir filiz gözükmemiş.
Yung üzülmüş. Yanlış bir şey yaptığını düşünerek annesinden başka bir saksı almış. Ona değişik bir toprak koyup tohumu yeniden ekmiş. Sulamış, gübrelemiş ve beklemiş. Ama yok, yok! Aradan bir on gün daha geçmiş ve saksıda yine filiz gözükmemiş. Yung’un da artık yapacak bir şeyi kalmamış.
Verilen bir aylık süre dolmuş ve saksını kapan çocuk yeniden saraya koşmuş. Saksılar binbir renkli, binbir kokulu çiçeklerle doluymuş. Kiminde kan rengi gelincik, kiminde can kokulu gül, kiminde karanfil, kiminde de ak duvaklar benzeri bembeyaz papatyalar varmış.
Kral yine tek tek önlerinden geçmiş çocukların. Birine “Aferin!” demiş, öbürüne “Çok güzel!” bir başkasına da “Bravo!” Hepsini tek tek övdükten sonra gerilerde, elindeki boş saksıyla dikili duran Yung’un önüne gelmiş. “Senin saksın neden boş çocuğum?” Yung utançla boynunu bükmüş.
“Verdiğiniz tohumu özenle ektim, suladım, gübreledim. Ama olmadı. Bununla da yetinmedim, saksı ve toprağını bir süre sonra değiştirdim. Yine de çiçek alamadım. Sanırım bir hata yaptım kralım. Ama nerede, nasıl yaptım, anlayamadım. Beni bağışlayın lütfen!”
Kral gülümsemiş, uzanıp yanağını okşamış Yung’un. “Üzülme çocuğum,” demiş. “Çünkü benden sonra bu ülkenin kralı sen olacaksın.”
Herkes donup kalmış bu karar karşısında. Kralın en yakın adamlarından biri dayanamamış sormuş: “Bağışlayın ama kralım, onca güzel çiçek dururken, siz neden çiçeksiz boş bir saksı getiren çocuğu seçtiniz?” Kral zekice gülmüş: “Çünkü bana en güzel çiçeği boş saksı içinde bu çocuk getirdi.”
Kralın yardımcısı daha bir şaşırmış, boş boş bakmış. Ama kral devam etmiş:
“Aslında bütün saksıların çiçeksiz ve boş olması gerekirdi. Çünkü ben çocuklara, çiçek tohumu diyerek kara boncuklar dağıtmıştım bir ay önce. Hepsi yalan söyledi, bir tek bu çocuktan başka… Bu yaşta bu kadar doğru olan bir insan, büyüyüp kral olduğunda, ülkesi üzerinde bir adalet güneşi gibi parlar. Anladın mı şimdi?”
Yardımcısı, bu kez anlamış. Anlamış da böyle yüce ahlak ve üstün akılla donanmış bir kral olduğu için gözlerinden boncuk gibi yaşlar dökmüş…
Bu masalı dinlemek için buraya tıklayın.
Sevgili Aileler; Bir Masal sitemizin size ve çocuklara faydalı olduğunu umarak masallar seçiyor, beğendiğinizi ve bizi takip ettiğinizi umuyoruz. Bizlere de faydalı olması açısından lütfen yorum bırakmayı unutmayın 🙂
Bir Masal sitemizin uygulamasını artık Akıllı telefonlarınıza yükleyebilirsiniz, Buraya tıklayarak Google Play’den Bir Masal uygulamamızı indirin.
Gerçekten çok güzel örnek bir masal…