Oyuncu Merih
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde şirin bir kasabada yaşayan ufak bir çocuk varmış. Merih’miş adı. Merih okul cağında olan enerji dolu bir çocukmuş. Oyun oynamayı çok severmiş. Bu yüzden ona bazen oyuncu Merih derlermiş. Merih her okul çıkışından sonra orası senin burası benim kasabanın her yerinde oyunlar oynarmış arkadaşlarıyla. Kasaba halkı ise çocukların neşesini gördükçe daha da bir keyifleniyorlar ve arada onlara şeker, sandviç, çikolata veriyorlarmış. Çocuklar ise bu duruma çok seviniyorlarmış. Gel zaman git zaman artık Merih okul çıkışlarında yalnız kalmaya başlamış.
Arkadaşlarına sesleniyor onları çağırıyormuş ama hepsi Merih’e aynı cevabı veriyorlarmış. “Bilgisayarda yeni bir oyun buldum onu oynuyorum,” “Karakterime puan toplamam lazım tablette Merih, sonra” demişler. Merih bu duruma çok üzülmüş, sokaklar birden boşalmış ve sadece Merih kalmış. Kasaba halkı bile bu duruma alışmış artık.
Yine bir gün oyun oynamak için dışarı çıkan Merih, arkadaşlarından aynı cevapları alınca kendi kendine oyun oynamak için etrafa göz atmaya başlamış. O sırada gözüne birden koca gövdeli iki tane ağaç çarpmış, aklına bir fikir gelen Merih hızlıca eve koşmuş, evden iplerini almış ve koca gövdeli ağaçların yanına gelmiş ipleri ağaca bağlamış.
Sonra kendi kendine ip atlamaya başlamış yani aslında sadece olduğu yerde zıplıyormuş Merih. O sırada onu izleyen küçük Zehra yanına gelmiş ve iplerden bir tanesini çözerek başlamış çevirmeye. Merih Zehra’yı görünce çok mutlu olmuş ve daha da enerji dolu zıplamaya başlamış. Bir de ne olsuuuun! Yavaş yavaş bütün çocuklar Merih ve Zehra’nın yanına gelmeye başlamışlar. Artık ipler koca gövdeli ağaçlar da değil çocukların ellerindeymiş. Merih tek başınayken yavaş yavaş bir, iki, üç, dört, beş kişi birden atlamaya başlamışlar, o kadar çoğalmışlar ki ipe sığamaz olmuşlar. Uzun zamandır bu görüntüye hasret kalan kasaba halkı ise ellerinde yine her zamanki gibi şekerler, sandviçler, çikolatalarla çocukların yanına gelmişler.
Şekerlerini, sandviçlerini, çikolatalarını mutlulukla yiyen çocuklar hava kararana kadar oyunlar oynamaya devam etmişler. Evlerine dönerken tekrar yarın oyun oynayacaklarına söz veren çocuklar mutlu mutlu evlerine doğru gitmişler.
Bu masalı dinlemek için buraya tıklayın.
Sevgili Aileler; Bir Masal sitemizin size ve çocuklara faydalı olduğunu umarak masallar seçiyor, beğendiğinizi ve bizi takip ettiğinizi umuyoruz. Bizlere de faydalı olması açısından lütfen yorum bırakmayı unutmayın 🙂
Bir Masal sitemizin uygulamasını artık Akıllı telefonlarınıza yükleyebilirsiniz, Buraya tıklayarak Google Play’den Bir Masal uygulamamızı indirin.
Masalı yazan : Deniz Altıok. Bu masalın izinsiz kullanılması, kopyalanması ve yayınlanması yasaktır.
Beğenmedim masalı. Şeker, sandviç ve çikolataya çocukların özendirilmesinin ve yanlışlığının yanısıra sürekli tabletle oynamanın yanlış olduğu vurgulanmamış. Sonu olmayan ve mesajı yanlış verilen bir masal.
Yorumunuz için teşekkür ederiz. Her masal aynı düzeyde veya aynı anlatım şekli ile mesaj vermeyebilir. Bazı masalların sonucunda masalı dinleyen çocuklara anne ve babaları tarafından doğru yol gösterilmesi gerekmektedir. Bu masalda da asıl amaç çocukların sağlıklı veya sağlıksız atıştırmalık vurgusunun yanında gerçek anlamda sosyalleşerek oynamanın önemi vurgulanmıştır.
Cocuklari oynarken seker cikolatayla kacirdiklarini bilmiyor musunuz?bu masallar psikolog onayli mi yoksa bu yerden mi uyduruyorsunuz
İnternette veya kitaplarda okuduğumuz her masalın bir pedagog tarafından onaylanması mümkün değildir. Bu her site ve her masal kitabı için geçerlidir. Şeker çikolata ile kaçırılma konusunda her ne kadar haklı olsanız da aynı zamanda tablet veya telefon ile kandırılması oldukça mümkündür. Aynı zamanda bu da çocuklarımızı, dışarısı güvenli değil diye, evde bilgisayar ve tablet karşısında güvenli olsun düşüncesi ile gelişim çağının en etkili olduğu zamanda sosyal hayattan kopuk bir şekilde yetişmesine yol açar. Bu yüzden her ne kadar imkansız olsa da, tüm masallar psikolog onaylı olsa dahi bazı anlam ve dersleri çocuklarımıza bizim öğretmemiz gerekmektedir.