Hayat Suyu Masalı
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken ben ninemin beşiğini tıngır, mıngır sallarken ülkelerin birinde bir sarayda kral ve üç oğlu yaşarmış. Kralın oğullarından iki tanesi bencil ve kibirli diğer bir tanesi çok iyi yürekli, sevecen bir çocukmuş. Kral birgün çok hastalanmış. Doktorlar kralın hastalığına çare bulamamışlar. Sarayın büyücüsü kralı ancak hayat suyunun iyileştirebileceğini ancak bu suyu bulmanın çok zor ve tehlikeli olduğunu söylemiş. Kralın üç oğlu bu suyu bulmaya karar vermişler. Kardeşlerin ortanca olanı krala: -” Baba bana izin ver hayat suyunu bulup getireyim” demiş.
Ancak kral buna izin vermemiş. Daha sonra diğer en büyük olan oğlu babasına çok yalvarmış, yakarmış ve kral razı olmuş. Bu oğlunun niyeti hayat suyunu bulup babasını iyileştirmek bunun karşılığında ise babasından kral olmayı istemekmiş. Sabah olduğunda kralın oğlu yola çıkmış. Yolda giderken bir cüceye rastlamış. Cüce prense:
-” Nereye gidiyorsun?” diye sormuş fakat kibirli prens cüceyi tersleyerek atını sürmüş. Cüce prense çok kızmış ve ona kötü bir büyü yapmış. Prens dar bir geçide geldiğinde geçit iki taraftan sıkışıp prensi oraya hapis etmiş. Aradan günler geçmiş kralın oğlundan haber gelmiyormuş. Babasının ilk söylediğinde isteğini kabul etmeyip onu hayat suyunu bulmaya göndermediği oğlu tekrar babasına: -” Baba lütfen bana izin ver, gidip hayat suyunu bulup getireyim.” demiş. Kral oğlunun bu isteğini bu sefer geri çevirmemiş ve ona izin vermiş. Prens yola çıkmış oda diğer kardeşi gibi yolda aynı cüceyle karşılaşmış cüce prense:
-” Nereye gidiyorsun?” diye sorduğunda oda cüceyi tersleyerek aynı abisinin hapis olduğu şekilde dar geçide geldiğinde geçit iki taraftan sıkışıp onu da hapis etmiş. Ortanca oğlundan da günlerdir haber alamayan kral endişelenmeye başlamış. Kralın iyi yürekli, sevecen olan en küçük oğlu babasından hayat suyunu bulmak için izin istediğinde kral çaresiz ona izin vermiş. Küçük prens hayat suyunu bulmak için yola çıkmış yolda aynı cüceyle karşılaşmış.
Cüce: -” Nereye gidiyorsun?” diye sorduğunda prens cüceye tatlı bir dille :
-” Babam çok hasta, iyileşmesi için ona hayat suyunu bulmaya gidiyorum.” diye cevap vermiş. Cüce prense:
-” Sen çok iyi bir çocuksun, sana yardım edeceğim. Hayat suyu sihirli bir sarayın bahçesindeki gümüş pınardan çıkar. Şu demir sopayı ve iki ekmeği al, sarayın kapısını demir sopayla çal, kapının arkasında iki tane aslan yatıyor olacak onlara da bu ekmekleri verirsen sana zarar vermezler. Sonra hayat suyunu alır gece yarısı olmadan oradan çıkarsın.” demiş.
Prens cücenin dediklerini yapmış ve sarayın içine girmiş, yerde bir kılıç görmüş ve kılıç elinde odaları gezmeye başlamış. Odaların birinde çok güzel bir kızla karşılaşmış. Kız prense onu büyüden kurtardığını bir yıl sonra gelirse onunla evlenip tüm ülkeye sahip olacağını ancak gece yarısından önce oradan çıkmasını söyleyip pınarın yerini göstermiş. Prens odaları gezmeye devam ediyormuş. Odalardan birine girdiğinde yerde bir yatak görmüş. Prens çok yorgun olduğundan uyumaya karar vermiş. Uyandığında neredeyse gece yarısı olmak üzereymiş, hemen yerinden kalkarak pınarın olduğu yerden suyu almış ve kapılar kapanmak üzere iken oradan ayrılıp cücenin yanına gelmiş. Cüce prensin elindeki kılıcı görünce ona bu kılıçla bütün orduları yenebileceğini söylemiş. Küçük prens cüceye iki kardeşinin de hayat suyunu bulmak için yola çıktıklarını fakat geri dönmediklerini onları bulması gerektiğini söyleyince cüce yaptığı büyüleri bozarak Prensin diğer kardeşlerini serbest bırakmış.
Fakat prense kardeşlerine karşı dikkatli olması gerektiğini söylemiş. Küçük prens kardeşlerini bulup olanları anlatmış. Hep birlikte yola çıkmışlar. Prensin diğer kardeşleri onun hayat suyunu bulduğunu ve babalarının onu kral yapacağını düşünüp onu ortadan kaldırmaya karar vermişler ve hayat suyunu alıp yerine deniz suyu doldurmuşlar. Kral bu suyu içince hastalığı dahada kötüleşmiş. Kardeşleri hayat suyunu bulan kardeşlerinin kralı zehirlemeye çalıştığını gerçek hayat suyunun kendilerinde olduğunu söyleyip hayat suyunu krala vermişler. Kral hayat suyunu içip iyileşmiş. İki kardeş küçük kardeşlerinin yanına gidip ona alaycı bir şekilde : -” Bütün zahmeti sen çektin ama bu iş bizim yararımıza oldu. Bir yıl sonra içimizden birisi gidip o güzel kızla evlenecek, eğer karşı çıkarsan canından olursun” demişler. Kral bu arada küçük oğlunun onu öldürmeye çalıştığını kendi yerine geçeceğini düşündüğü için onun öldürülmesine karar vermiş. Günün birinde küçük prens ava çıkmış. Kralın avcısı da onun yanındaymış.
Avcıyı çok üzgün gören prens avcıya : -” Neyin var avcı, niye bu kadar üzgünsün? “diye sorduğunda avcı prense kralın emir verdiğini onu öldürmesi gerektiğini söylemiş. Prens şaşkınlık içerisinde avcıya: -” Avcı sana üzerimdeki süslü, püslü elbiseleri vereyim sende bana üzerindeki eski elbiseleri ver.” demiş. Prensin ne kadar iyi kalpli olduğunu bilen avcı teklifi kabul etmiş. Elbiseleri alan prens ormana dalıp kaybolmuş. Aradan uzun zaman geçmiş. Bir gün küçük prense yardım eden cüce kralın yanına gelip ona küçük prensi sormuş. Kral olanları anlatmış. Cüce olanları duyunca gerçekleri krala anlatırken avcı duyup krala prensi öldürmediğini söylemiş. Kral gerçekleri öğrenince küçük prensi bulmaları için her yere haber salmış. Bu sırada kralın diğer iki oğlu birbirlerinden habersiz güzel kızla evlenebilmek için yola çıkmışlar. Büyük olan saraya geldiğinde muhafızlar onu hırpalayıp dışarı atmışlar. Diğer kardeşi de geldiğinde onuda hırpalayıp dışarı atmışlar. Küçük prens ormandan saraya geldiğinde tam bir yıl geçmiş ve güzel kızla hemen düğünleri yapılıp evlenmiş. Ülkenin başına geçmiş. Küçük prense karşı haksızlık yaptığını anlayan kral prensten özür dilemiş ve barışmışlar. Olanları öğrenen diğer iki kardeş ülkeden kaçmış ve yaptıkları kötülüklerin cezasını da yoksulluk ve sefalet içerisinde yaşayarak ödemişler.
Bu masalı okumak için buraya tıklayın.
Bir Masal sitemizin uygulamasını artık Akıllı telefonlarınıza yükleyebilirsiniz, Buraya tıklayarak Google Play’den Bir Masal uygulamamızı indirin.