Ağa ve Köylü Masalı
Bugün olduğu gibi geçmişte de insanlar merhametli ya da acımasız, sevgi dolu ya da sevgisiz diye birbirine zıt değerlerde yaşarlarmış. İyiler mi çokmuş, kötüler mi bilinmez ama büyüklerimizin dediğine bakılırsa dünya iyiler sayesinde ayakta duruyormuş…
İşte, yine bu zıt değerlerin hüküm sürdüğü bir çağda, bir köy ağası varmış. Bu ağa ne yazık ki iyilerin değil, kötülerin bölümünde yer alıyormuş. Çok açgözlü, çok bencil ve çok acımasızmış. Dağ gibi parası, malı mülkü olduğu halde, yine de doymaz, onun bunun hakkından çalarak kazanç sağlamaya çalışırmış.
O yıl kurak geçmiş. Yakında kıtlık günlerinin başlayacağını anlayan ağa, çuvalına bir altın vererek köylünün elindeki tüm buğdayı toplamış depolara doldurmuş. Gerçekten de ağanın düşündüğü gibi olmuş. Çok zaman geçmeden köyde yiyecek sıkıntısı başlamış. Ardından da kıtlık gelmiş.
Ağa, durumun tam istediği gibi geliştiğini görünce bir sevinmiş, bir sevinmiş… Köylüden çuvalını bir altına aldığı buğdayı, yine aynı insanlara kilosunu bir altından satmaya başlamış. Gücü yeten almış, yemiş. Yetmeyen de ya hastalanmış ya da açlıktan kıvranmış. Ama bu arada ağanın altınları da çoğalmış, çoğalmış.
Yoksul bir köylü, yıllarca biriktirdiği tek altınını alarak ağanın kapısına dayanmış, bir kilo buğday istemiş. Ağa bakmış ki buğday iyi gidiyor:
“Buğday bugün zamlandı. Kilosu iki altına çıktı,” demiş. Adam boynunu büküp dönmüş evine. Dönmüş ama çoluk çocuk gece aç yatmışlar. Sabah olunca adam evdeki birkaç eşyayı pazara götürüp satmış, eline bir altın daha geçmiş.
Koşmuş yeniden ağanın evine, avucuna iki altın koymuş. “Al, ağam. Al da ver buğdayımı!” Ağa, iki altını yeniden köylünün avucuna bırakmış.
“Buğday bugün de zamlandı. Kilosu üç altına çıktı.” Adam yeniden evine dönmüş, kalan eşyanın tamamını satarak bir altın daha kazanmış ve koşup gitmiş ağanın karşısına. “Buyur üç altını, ağam.” Ağa, “Buğdayın kilosu bu defa da dört altına çıktı,” deyince adamın tüm yaşam gücü sönüp gitmiş bir anda. Başı önce, kolları iki yana düşmüş. Kapıdan ayrılmış, dönüş yolunu tutmuş.
Konağın hemen arkasında, kalın gövdeli bir ağaç görmüş. “Bu defa da çocuklarımın yanına nasıl eli boş döneceğim,” diye üzüntüyle ağacın altına oturuvermiş. Ama sonra aklına tek kıyafetinin çimen lekesi olabileceği gelmiş. Çevresine bakınıp oturabileceği bir taş parçası aramış. Duvarın hemen dibinde kocaman bir taş görmüş. Taşa güneş vurduğu için onu yerinden oynatıp ağacın altına çekmeye çalışmış. Zorlanmış, taşı yerinden oynatmış, sonra da itip yuvarlamış. Ve birden donup kalmış olduğu yerde. Taşın altında kalan boşlukta, ağzına kadar altın dolu kocaman bir küp varmış.
Köylü eve koşmuş, bir çuval alıp dönmüş yeniden. Altınları çuvala doldurup sırtlamış, konağın kapısını vurup ağanın karşısına dikilmiş. “Altınsa istediğin, al işte ağam! Hepsini al ve ambardaki tüm buğdayı da bana ver.” Bir çuval dolusu altını gören ağanın aklı yerinden uçmuş. Çuvalı alıp eve sokmuş, ambarlarında ne kadar buğday varsa bir avuç bile kalmamacasına köylüye vermiş.
Köylü, açlığın ve yoksulluğun ne olduğunu bildiğinden hemen o gün tüm buğdayı karşılıksız olarak köy halkına pay etmiş, dağıtmış. Tabii, kendine de bir çuval ayırmış. Bütün köy o gün, uzun aylar sonunda ilk kez doymuş, adama şükürler ve dualar etmiş.
Gece olup el ayak çekilince ağa, bir çuval altını alarak konaktan gizlice çıkmış, öbür altınlarının üzerine eklemek için duvar dibindeki büyük taşın yanına gelmiş. Gelmiş ama ne görsün! Taş yerinde yok, açıkta kalan küp de bomboş! Ağa, o gün köylüye dağıtılan ambarlar dolusu buğdayın kendi altınlarıyla satın alınmış olduğunu anlayınca oracığa çökmüş, ağlamış.
Bu masalı dinlemek için buraya tıklayın.
Sevgili Aileler; Bir Masal sitemizin size ve çocuklara faydalı olduğunu umarak masallar seçiyor, beğendiğinizi ve bizi takip ettiğinizi umuyoruz. Bizlere de faydalı olması açısından lütfen yorum bırakmayı unutmayın 🙂
Bir Masal sitemizin uygulamasını artık Akıllı telefonlarınıza yükleyebilirsiniz, Buraya tıklayarak Google Play’den Bir Masal uygulamamızı indirin.