Hansel ve Gretel
Az gittim, uz gittim, dere tepe düz gittim. Çayır çimen geçerek soğuk sular içerek altı ayla bir güz gittim. Birde dönüp ardıma baktım ki, ne göreyim bir arpa yolu yol gitmişim….
Çok eski zamanlarda Hansel ve Geretel isimli iki kardeş varmış. Anneleri onlar daha bebekken ölmüş. Birkaç yıl sonra oduncu olan babaları başka bir kadınla evlenmiş.
Oduncunun yeni karısı varlıklı bir aileden geliyormuş. Kırık dökük eski bir kulübeden oturmaktan ve kıt kanaat geçinmekten çok şikayetçiymiş. Üvey çocuklarını da hiç sevmiyormuş. Onlardan bir an evvel kurtulmak istiyormuş.
Hansel ve Gretel soğuk bir kış gecesi,
yatmış uyumaya hazırlanırken, üvey annelerinin babalarına,
-“Çok az yiyeceğimiz kaldı. Eğer bu çocuklardan
kurtulmazsak, hepimiz açlıktan öleceğiz,” dediğini duymuşlar.Babaları
avaz avaz bağırarak karşı çıkmış.
-” Kavga etmeye gerek yok,” demiş karısı. “Ben kararımı verdim. Yarın onları ormana götürüp bırakacağız.” Hansel:
-“Endişe etme kardeşim evin yolunu
buluruz ” diyerek kardeşini teselli etmiş. O gece Hansel geç
saatlerde gizlice dışarı çıkmış ve cebine bir sürü çakıl doldurmuş. Sabah olunca, ailece ormana doğru yürümeye başlamışlar. Yürürlerken Hansel cebindeki çakılları kimseye göstermeden yere atıp, geçtikleri yolu işaretlemiş. Öğle üzeri babalarıyla üvey anneleri onlar için bir ateş yakmışlar ve hemen geri döneceklerini söyleyip ormanın içinde gözden kaybolmuşlar. Geri dönmemişler. Kurtlar etraflarında ulurken korkudan tir tir titreyen Hansel ve Gretel ay doğana kadar ateşin yanından ayrılmamışlar .
Ay ışığında parlayan çakılları izleyerek hemen evin yolunu bulmuşlar. Babaları onları görünce sevinçten havalara uçmuş. Üvey anneleri de çok sevinmiş gibi gözükmüş ama aslında kararını değiştirmemiş. Aradan üç gün geçmiş ve sonra onlardan tekrar kurtulmayı denemek istemiş. Gece, çocukların odasının kapısını kilitlemiş. Bu sefer Hansel’in çakıl toplamasına izin vermemiş. Ama Hansel zeki bir çocukmuş. Sabah ormana doğru yürürlerken, akşam yemeğinde cebine sakladığı kuru ekmeğin kırıntılarını yere saçıp arkasında bir iz bırakmış. Üvey anneleriyle babaları çocukları yine bırakıp gitmişler. Onların geri dönmediklerini gören Hansel ve Gretel sabırla ayın doğup yolları
aydınlatmasını beklemişler.
Ama bu sefer geride bıraktıkları izi bulamamışlar. Kuşlar bütün ekmek kırıntılarını yiyip bitirmişler. Çocuklar bu defa gerçekten de kaybolmuşlar. Ormanda, üç gün üç gece, aç karnına ve korkudan titreyerek dolaşıp durmuşlar. Üçüncü gün, bir ağacın dalında bembeya bir kuş görmüşler. Kuşun sesi çok güzelmiş ve onlara güzel sesiyle şarkılar söylemiş. Onlarda kaybolduklarını ve açlıklarını unutup kuşun peşine düşmüşler. Kuş onları garip bir evin önüne getirmiş. Evin duvarları ekmekten, çatısı pastadan ve pencereleri şekerdenmiş. Çocuklar tüm sıkıntılarını unutmuşlar ve eve doğru koşmuşlar. Hansel çatıdan, Gretel de pencereden bir parça yiyecekken içeriden bir ses duyulmuş:
-“Evimi kim yiyor. “Hansel ve Gretel bir
bakmışlar kapıda çok tatlı yaşlı tonton bir teyze.
-“Gelin, girin içeri. ” demiş. Hansel ve Gretel içeri girmişler hiç yemedikleri çok güzel yiyecekleri yemişler. O gece kuş tüyü yataklarda yatmışlar. Ama sabah her şey değişmiş. Yaşlı kadın çocukları tuzağa düşürmek için evini ekmek ve pastadan yapmış bir cadıymış. Hansel’i saçlarından tuttuğu gibi yataktan kaldırmış bir ahıra kilitlemiş. Sonra da Gretel’i çeke çeke mutfağa götürmüş.
-“Kardeşin bir deri bir kemik!” demiş. Ona yemekler pişir! Onu şişmanlat! Eti budu yerine gelince ağzıma layık bir yemek olacak! Ama sen hiçbir şey yemeyeceksin! Bütün yemekleri o yiyecek.” Gretel çok üzülmüş ağlamış, ağlamış, ama elinden bir şey gelmiyormuş, mecburen cadının söylediklerini yapmış. Neyse ki Hansel gözleri pek iyi görmeyen cadıyı kandırmaya karar vermiş. Cadı her sabah Hansel’in şişmanlayıp şişmanlamadığını anlamak için parmağını yokluyormuş. Hansel de parmağı yerine bir tavuk kemiği uzatıyormuş cadıya.
” Yeterince şişman değil! ” diye bağırıyormuş cadı. Mutfağa gidip Gretel’e daha çok yemek yapmasını söylüyormuş.
Bu durum tam bir ay sürmüş. Artık cadının sabrı
taşmış. ” Zayıf şişman fark etmez bugün hansel böreği yapacağım!” diye bağırmış, Gretel’e. -“Fırına bak bakalım hamur pişmiş mi ?
” Çok korkmasına rağmen Gretel’in de Hansel gibi bir kurnazlık yapıp bu durumdan kurtulması gerekiyormuş. Cadının onu fırına iteceğini anlamış.
“Başımı fırına sokamıyorum! Hamuru göremiyorum!” demiş. Cadı Gretel’i hızlıca kenara iteklemiş ve başını fırına sokmuş. Gretel bütün kuvvetiyle yaşlı cadıyı fırının içine itmiş, arkasından da kapağı kapatmış. Hansel böylece kurtulmuş, ama eve nasıl gideceklerini hala bilmiyorlarmış. Ormana gelmişler. Biraz yürüdükten sonra karşılarına bir dere çıkmış. Bir ördek önce Hansel’i sonra da Gretel’i karşı kıyıya geçirmiş.
Hansel ve Gretel oldukları yeri tanımışlar. Evlerine doğru koşmaya başlamışlar. Hansel ve Gretel’ gören babaları çok mutlu olmuş. Sevinç gözyaşları içinde, onları ormanda bıraktıktan kısa bir süre sonra o acımasız üvey annelerinin onu terkedip ailesinin yanına gittiğini söylemiş. Yaptıklarından son derece pişmanlık duyduğunu üzüntüden nasıl kahrolduğunu anlatmış. Babalarını bir sürpriz daha bekliyormuş. Hansel ceplerinden, Gretel de önlüğünün cebinden cadının evinde buldukları altın ve elmasları çıkartmışlar. Böylece ailenin bütün sıkıntıları bitmiş. Bütün hayatlarını mutluluk içinde geçirmişler.
Bu masalı dinlemek için buraya tıklayın.
Editörün Notu : Bir masal sitemiz siz anne ve babaların çocukların zihinsel gelişimine faydalı olmak amacı ile masallar düzenlemektedir. Eğer masalımızı beğendiyseniz aşağıda yorumlarınızı bekliyoruz. Bu sayede hem biz hem de masalı okumak isteyecek diğer aileler yardımcı olduğunuz için mutlu olacaktır. Teşekkürler.
Önemli Not: Bir Masal sitemizin uygulamasını artık Akıllı telefonlarınıza yükleyebilirsiniz, Buraya tıklayarak Google Play’den Bir Masal uygulamamızı indirin.