Antika Pazarı
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde kocaman, büyük ve kalabalık bir şehir varmış. Bu kalabalık şehirde Kumru ve Kerim isimli iki kuzen varmış. Kumru ve Kerim teknolojiyle büyüyen, hemen hemen istedikleri her şeye ulaşan çocuklarmış. Kerim ve Kumru tek çocuklarmış ve o yüzden kardeş gibi büyümüşler. Hep birlikte vakit geçirir, oyunlar oynar ve aynı okullara giderlermiş. Genelde bilgisayarda oyunlar oynar ya da internetten ödevlerini araştırırlarmış. Her şeyleri internet ve bilgisayara bağlıymış.
Bir gün anneleri ve babaları ile pazar günü bir gezintiye çıkacaklarmış. Kumru ve Kerim ellerine tabletlerini almışlar ve arabada oyun oynamaya başlamışlar bile. Gidecekleri yere vardıklarında anne ve babaları onlara bir şart koymuş. “Çocuklar bu geldiğimiz bizim için çok önemli bir yer o yüzden lütfen hiçbir teknolojik eşyanızı yanınıza almayın. Biz telefonları alacağız ama hep çantada kalacak.” demişler ve Kumru ile Kerim bu isteği ilginç bulmuşlar. “Neden peki? Nereye geldik biz?” diye sormuşlar ve anneleri babaları büyük bir mutluluk içinde Antika Pazarı demişler.
Sonra anlatmaya ve bir yandan da pazarı gezmeye başlamışlar. “Çocuklar burası antika eşyalarla dolu. Antika demek eski eşya demek. Yıllar önce kullanılan, popüler olan ve hayatımızın içinde olan şeyler burada satılıyor. Her ayın sadece ilk pazar günü kuruluyor bu pazar ve biz haftalardır bu günü bekliyoruz. Çünkü çocukluğumuza dönüyoruz her seferinde. Ve sizinle çocukluğumuza uzanan bir yolculuk yapmak istiyoruz.” demişler.
Kumru ve Kerim antika pazarında daha önce hiç görmedikleri şeyleri görmüşler. Sürekli eski para satan satıcı görmüşler ve insanlar hep alıyormuş. Anne ve babaları ellerine bir oyuncak almışlar ve onunla oyun oynuyorlarmış küçükken. Adı tetrismiş. O kadar garipmiş ki Kerim ve Kumru hiç anlamamışlar. Atari dedikleri bir oyun varmış ve onun kasetleri karşısında resmen duygulanmış anne ve babaları.
Bir oyunmuş bu da ve televizyona bağlanıp içinde çeşit çeşit maceraların olduğu bir oyunmuş hatta atari geceleri yaparlarmış çocukken. Pul, kartpostal, para ve filmli fotoğraf makinesi ve plak koleksiyonları o kadar çok varmış ki Kerim ve Kumru bunları hem sevmiş hem de garipsemişler. Plak ve plak çalar babaannelerinin evinde varmış ama pek kullanıldığını görmemişler.
Eski, siyah beyaz fotoğrafların satıldığı bir standa gitmişler. Burada bir sürü fotoğraf varmış. Hiçbirni tanımıyormuş Kumru’nun annesi ama yine de içlerinden beğendiklerini alıyormuş. Kerim dayanamayıp sormuş, “Teyze bunlar tanımadığın insanlar neden alıyorsun ki?” işte o zaman teyzesi gülümsemiş ve ona seçtiği fotoğrafların arkasını göstermiş. Her fotoğrafta not ya da tarih yazıyormuş. “Bu fotoğraflar zamanında birilerinin hatıralarıymış, onlara mutluluk, haber getirmiş.
Ben ruhu olan eşyaları çok seviyorum da ondan teyzecim.” demiş ve fotoğraf bakmaya devam etmiş. Antika Pazarı çocuklar için çok ilginç bir yermiş ama orada vakit geçirdikçe sevmeye başlamışlar. Başlarda sadece anne ve babalarının eşlik edip söylediği şarkılarda onlar sıkılırken şimdi keyif alıyor hatta şarkıları ezberlemeye çalışıyorlarmış.
Antika pazarına gelirken tereddüt eden Kumru ve Kerim günün sonunda çok mutlu bir şekilde ayrılmışlar. Hatta anne ve babalarına herhangi bir şeyin koleksiyonunu yapmak istediklerini söylemişler. Çünkü ruhu olan eşyaları çok sevmişler ve anne babalarına bu güzel gün için çok teşekkür etmişler.
Bu masalı dinlemek için buraya tıklayın.
Sevgili Aileler; Bir Masal sitemizin size ve çocuklara faydalı olduğunu umarak masallar seçiyor, beğendiğinizi ve bizi takip ettiğinizi umuyoruz. Bizlere de faydalı olması açısından lütfen yorum bırakmayı unutmayın 🙂
Bir Masal sitemizin uygulamasını artık Akıllı telefonlarınıza yükleyebilirsiniz, Buraya tıklayarak Google Play’den Bir Masal uygulamamızı indirin.
Masalı yazan : Deniz Altıok. Bu masalın izinsiz kullanılması, kopyalanması ve yayınlanması yasaktır.